Cuma Gününün Fazileti

Bu bölümdeki bir ayet ve 12 hadisten Cuma namazını müteakip yeryüzüne dağılıp rızık aranabileceğini, Cuma’nın en hayırlı gün olduğunu, Adem (a.s.)’ın yaradılışı, cennete girişi ve cennetten çıkarılışının Cuma günü olduğunu, güzelce abdest alıp Cuma’ya gelen hutbeyi güzelce dinlerse, bir haftalık günahlarının bağışlanacağını, hutbe esnasında başka şeylerle meşgul olmanın hoş olmadığını, Cuma’yı terk edenlerin kalblerinin mühürleneceğini, akıl baliğ olan herkese Cuma günü boy abdesti almanın gerekliliğini, Cuma’ya giderken temiz elbiseler ve kokular sürünerek gitmenin iyi olacağını, Cuma için camiye erken gidenlerin büyük baş hayvan kurban etmiş gibi sevap kazanacaklarını geç kalanların sevabının yumurta infak etmiş gibi küçüleceğini, meleklerin de hutbeyi dinlemek üzere cemaatin arasına katılacağını, Cuma günü icabet saatinde dua edenin duasının hemen kabul edileceğini, bu faziletli günde çok salevat getirmenin gerektiğini öğreneceğiz. [1]



“Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrıldığınızda her türlü dünyevi alışverişi bırakıp Allah'ı anmaya yani hutbeyi dinleyip namazı kılmaya koşun. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Ve Cuma namazı kılınıp bittiğinde yeryüzüne serbestçe dağılın ve Allah'ın lütfundan rızkınızı aramaya devam edin ve Allah'ı namaz dışında da daima gündemde tutun ki mutluluğa erişebilesiniz.” (Cuma: 62/9-10)



-Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı.”[2]



-Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.”[3]



-Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur.”[4]



* Cuma hutbesi aynen namaz gibidir. Namazda nasıl başka şeylerle meşgul olmak namazın bozulmasına veya sevabının azalmasına sebep olursa, hutbe esnasında da çakıl taşlarıyla, tesbihle veya başka şeylerle meşgul olup hutbeyi dinlememek ecrin azalmasına sevabın yok olmasına sebep olabilir. 1150 hadis-i şerifde ise büyük günahlardan olan (şirk, sihir, ana babaya isyan vb.) şeylerden sakınmak şartıyla Cuma namazını geçen Cuma namazıyla ikisinin arasındaki Allah'a yönelik hata ve günahlara keffaret oluyor. Allah dilerse o günahları silebilir ama kul hakkı dediğimiz cinsten günahlar ise onların bu dünyada helallaşılması gerekir, onları Allah affetmez. [5]



-Ebû Hüreyre ile İbni Ömer radıyallahu anhüm’den rivayet edildiğine göre bu iki sahâbî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in minber üzerinde şöyle buyurduğunu duymuşlardır:

“Bazı kimseler cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar.”[6]



* Müslümanların her hafta buluşup ibadet etmesi gerekir. Haftalık Müslümanların mesaj alma gününden istifade etmesi ve bu günü kaçırmaması ve böylece manevi bir çöküntüye uğramaması için böyle bir tehdit getirilmiştir. Değilse Cuma’yı küçümsediği ve inkar ettiği için kılmayan kafir olduğundan dinden çıkmış olur. Hataen Cuma’ya gitmeyenler tevbe ve istiğfara devam edip Cuma namazına devam etmelidirler. [7]


-İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz cuma namazına gideceği zaman boy abdesti alsın.”[8]


-Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her bâliğ olan kimseye cuma günü boy abdesti almak gereklidir.”[9]



-Semüre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her kim cuma günü abdest alırsa ne iyi eder; hele boy abdesti alırsa, o daha iyidir.”[10]



* Cuma günü mü’minlerin haftalık bayramları olduğu, bu münasebetle de camiye tertemiz gusül abdesti alarak temiz kıyafet ve kokularla gitmenin gerekli olduğu vurgulanmaktadır. Terli ve pis kokulu vaziyette Cuma’ya gelip müminleri rahatsız etmektense namazdan önce duş alıp tertemiz elbiseleri giyinip gelmek her yönden uygun ve sevabı bol bir harekettir. [11]



-Selmân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse cuma günü boy abdesti alarak elinden geldiğince temizlenir, saçını sakalını yağlayıp tarar veya evindeki güzel kokudan süründükten sonra câmiye gider, fakat orada yan yana oturan iki kimsenin arasını açmaz, sonra Allah Teâlâ’nın kendisine takdir ettiği kadar namaz kılar, daha sonra sesini çıkarmadan imamı dinlerse, o cumadan öteki cumaya kadar olan günahları bağışlanır.”[12]



-Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse cuma günü cünüplükten temizleniyormuş gibi boy abdesti aldıktan sonra erkenden cuma namazına giderse bir deve kurban etmiş gibi sevap kazanır. İkinci saatte giderse bir inek, üçüncü saatte giderse boynuzlu bir koç kurban etmiş gibi sevap kazanır. Dördüncü saatte giderse bir tavuk, beşinci saatte giderse bir yumurta sadaka vermiş gibi sevap elde eder. İmam minbere çıkınca melekler hutbeyi dinlemek üzere topluluğun arasına katılır.”[13]



* Cuma günü Cuma namazı için camiye toplanma saatinin her zamana ve bölgeye göre ilk vakitlerinden başlayarak imamın hutbeye çıkışına kadarki zaman dilimlerinden bahseden bu hadiste Rasûlullah’ın “Cünüblükten dolayı alınan boy abdesti gibi” demesinden de kişinin o gün gönlünü her türlü dış etkilerden koruyup tam bir huzur ve güven içinde Cuma’yı kılabilmesi için eşiyle beraber olduktan sonra boy abdesti almasını uygun gördüğü ve bunu da üstün edebi ve nezaketi sebebiyle ancak bu şekilde ima ettiği de anlaşılabilir. [14]



-Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cuma gününden söz ederek şöyle buyurdu:

“Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allah’tan bir şey isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir.”

Resûl–i Ekrem o zamanın pek kısa olduğunu eliyle gösterdi.[15]



* Cumadaki duaların kabul olma saati, Kadir gecesi, yapılan iyiliklere en az 10 katı verilerek 700 ve katlarıyla sevap verilmesi Allah'ın biz Müslüman kullarına verdiği sayısız imkan ve fırsatlardan bazılarıdır. Bu vakit hutbeye başlama vaktiyle namazın bitimi arasında olabileceği gibi kametle namaz bitimi arasında veya o gün batıncaya kadarki zaman diliminde olduğu da söylenmiştir. Bu zaman dilimi hakkında kırktan fazla rivayet kitaplarımızda bulunmaktadır. [16]



-Ebû Bürde İbni Ebû Mûsâ el–Eş`arî radıyallahu anh şöyle dedi:

Birgün Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ bana:

– Cuma günü duaların kabul edildiği zaman hakkında babanın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir hadis rivayet ettiğini duydun mu? diye sordu. Ben de:

– Evet, duydum. Babam, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi:

“O vakit, imamın minbere oturduğu andan namazın kılındığı zamana kadar olan süre içindedir.”[17]



-Evs İbni Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokca salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur.”[18]



* İleride gelecek olan 1398-1408 numaralı hadislerde peygamberimize salavat getirme bölümüne bakınız.) [19]



[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 339.

[2] Müslim, Cum`a 17, 18. Ayrıca bk. Tirmizî, Cum`a 1, 2; Nesâî, Cum`a 4, 45

[3] Müslim, Cum`a 27. Ayrıca bk. Müslim, Cum`a 26; Ebû Dâvûd, Salât 203; Tirmizî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 62, 81.

128’de geçmiş, gerekli açıklama orada verilmişti.

[4] Müslim, Tahâret 16. Ayrıca bk. Müslim, Tahâret 14, 15.

130 numarada geçen bu hadisin bir benzeri 1045, 1046’da geçmişti.

[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 339.

[6] Müslim, Cum`a 40. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 2; İbni Mâce, Mesâcid 17.

[7] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 340.

[8] Buhârî, Cum`a 2, 5, 12; Müslim, Cum`a 1, 2, 4; Tirmizî, Cum`a 3; Nesâî, Cum`a, 7, 25; İbni Mâce, İkâmet, 80.

[9] Buhârî, Ezan 161, Cum`a 2, 3, 12; Müslim, Cum`a 5, 7; Ebû Dâvûd, Tahâret 127; Nesâî, Cum`a 2, 6, 8, 11; İbni Mâce, İkâmet 80.

[10] Ebû Dâvûd, Tahâret 128; Tirmizî, Cum`a 5. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 9.

[11] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 340.

[12] Buhârî, Cum`a 6, 19.

828’de geçmişti.

[13] Buhârî, Cum`a 4; Müslim, Cum`a 10. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tahâret 127; Tirmizî, Cum`a 6; Nesâî, Cum`a 14.

[14] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 340.

[15] Buhârî, Cum`a 37, Talâk 24, Daavât 61; Müslim, Müsâfirîn 166, 167, Cum`a 13–15. Ayrıca bk. Tirmizî, Cum`a 2; Nesâî, Cum`a 45; İbni Mâce, İkâmet 99.

[16] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 341.

[17] Müslim, Cum`a 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 202; Nesâî, Cum`a 45.

[18] Ebû Dâvûd, Salât 201, Vitir 26. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 79, Cenâiz 65.

1400’de tekrar gelecektir.

[19] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 341.